1 Ekim 2011 Cumartesi

bir dosta yazılan doğum günü mesajı...

afilli cümlelerden, süslü tanımlamalardan uzak oldum uzun zamanlar.nereden ve nasıldan başlayacağımı bilemiyorum inan ki.


bildiğim bir şey var o da güzel bir şeyler yazıp duygularımı az da olsa ifade edebilmek. başarabilir miyim onu da bilmiyorum yani canım kardeşim, dostum, arkadaşım, sırdaşım, balım, peteğim, güzel gözlü derin bakışlı ayşemmm

Her şey çok akışında başlamıştı oysa ki; çocuktuk benim elimde bebeğimin kumaşları, senin elinde bir top beraber oynamaya çalışırdık. Ama ben başarısız oldum bu oyunlarda sadece seni izlemekle de eğleniyordum ben aslında. Yani senin enerjin ve oyunlarınla ben aslında mutlu oluyordum. Yani seni izlemek de beni mutlu ediyordu o zamanlar da!!

Hatırlıyorum ilk doğum günümde senin benim hayatımda yer aldığını gördüğümde şaşkınlık ve çocuk umursamazlığıyla bakmıştım sana. Hayatımda büyük yer alacağını ve benim can dostum olacağını anlamamıştım o zamanlar, düşünmemiştim de zaten çocuktuk.... 

Annemin tepkisini hatırlıyorum da; "Ayşe'yi niye çağırmadın ayıp değil mi?" demişti, bende; "aa unuttum" demiştim. 

Anladım ki herkes unutuldu gitti ama asıl o gün unuttuğum ve asla unutmayacağım ve hep yanı başımda, benim dibimde, benim hayatımın en içinde olmasını istediğim, o gün unuttuğum can dostum Ayşe'mdi. 

İyi ki hayatımdasın, iyi ki yarım bıraktığım yerden benim elimden tutup; "hadi devam ediyoruz yılmak yok" diyen bir dostum var, iyi ki her neşelendiğimde bana gülen gözlerle bakan bir çift güzel göz var, iyi ki "buraya da gidelim" dediğimde "evet evet gidelim" diyerek benimle her yere gelebilecek bana sonsuz güvenen bir dostum var, ayşe şu filmi de beraber izleyelim dediğimde benim zevksiz film izleyicisi olduğumu bildiği halde "izleyelim" diyen bir dostum var, iyi ki her acıktığımda "hadi yemek yiyelim" diyen bir dostum var, her canım sıkkın dediğimde "sabret, canını sıkma, üzme kendini" diyen bir dostum var. 

İyi ki, iyi ki, iyi kiler biter mi? Bence bitmez, bitmeyecek de, bitmesin de!

Sen hep benim yanıbaşımda ol, hep benimle ol, kalbin hep benimleydi biliyorum hep de öyle olsun... 

Çocukken senin karşımda top oynadığın gibi inşallah çocuğunda şimdi karşımda tüm neşeli kahkahalarıyla top oynayıp "gol attım teyze gol attım" der. 

Rabbim ailenle, çekirdek ailenle, benimle ve tüm sevdiklerinle beraber nice güzel yaşlarını kutlamayı nasip etsin inşallah. Seni gerçekten çok seviyorum Can'sın sen....

Not: Bu mail 3 mart 2010 tarihinde sayın dostum Ayşe Beyhan'a ithafen yazılmıştır...

28 Eylül 2011 Çarşamba

çocukken de kahküllerim vardı....


çocukken düşünmemiştim büyüyüp de kendimden uzun, saçlarımdan çok acılarımın olacağını...

hayallerime geldim, kimse yok mu?

tercihler içinde, hayallerimin içinde, kaybolmuşluğum ve var oluşluğumun içinde bulsam kendimi...çok yaklaştım biliyorum, az daha gayret hayallere kavuşmaya az kaldı...

7 Eylül 2011 Çarşamba

Safranbolu'dan Esintiler

Kendim için bir yerlere gitmeyeli uzun zaman oldu diyerek kendimi Karabük-Safranbolu yollarına atmam bulmam bir oldu. İyi ki de gitmişim, çok iyi geldi bu kısa süreli seyahat...

Aslında hep iyi gelmez mi bu kısa seyahatler insanın hayatında. Ani alınan kararlar, süprizler... Birden bir bakmışızdır sıkıntılı, dumanlı, isli ruh halimizden çıkıp güzel bir güne başlamışızdır farkında olmadan.

Her gün yeni bir umuttur edebiyatları yapmak bana hiç samimi gelmiyor, bazen kendimi avutmak olarak kullansam da bunu. O yüzden samimiyetsiz şeyler yazacağıma, içimden o an ne geliyorsa, kasmadan, düşünmeden elimin klavyeyle dansını izlemek istiyorum...

Bu ilk yazım olduğu için burada sonlandırıyorum. Eyvallah